FİLİSTİN: TEK TARAFLI AŞK
Dün gece Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuştu.
Konuşmanın ana temaları arasında müslümanlara zulüm her zamanki gibi öndeydi.
Bunların merkezinde de Filistin vardı.
Halbuki Müslümanlar kendilerine zulüm ediyorlar.
Birbirlerini kırıyorlar.
Veya onları birbirlerine kırdırıyorlar.
Aynı kapıya çıkar.
O ayrı bir dert ve bunun üzerinde düşünmüyoruz.
Müslümanlar çok geri durumda.
Din zannettikleri hurafelerle bu hale düştüler.
Bugünkü din din değil.
Evet o ayrı bir dert de ben Filistin konusundaki tavrımıza dokunacağım.
Düşündüm:
Dış Politikamızı Filistin meselesi esir aldığından beri neleri başardık?
Kısa yoldan gidelim:
17 yıl önceye göre Filistin'de daha iyi bir durum mu var?
israil geri adım mı attı?
Araplar konuya daha fazla sahip çıkmaya mı başladılar?
Dünya İsrail'i lanetliyor mu?
Bu soruların hiçbirine olumlu cevap verecek durumda değiliz.
Hepsinde geriye gittik.
O halde niçin hala Filistin diye bağırır dururuz?
Türk Devleti her zaman Filistin davasını destekledi.
Birinci Dünya Savaşı'na hiç girmeyeyim.
Filistin benim üniversite yıllarımda Türkiye'ye terörist yetiştiren, ihraç eden, düşmanlık eden bir yerdi.
Şimdi de bize hala tam dost değil.
Uluslararası meselelerde aleyhimize davranan bir bölge durumunda.
Buna rağmen, dün de bugün de onlara rağmen Filistin'in yanındayız.
Doğru politikadır.
Yalnız bu doğru politika aşırılık kaldırmaz.
17 yıl öncekindeki gibi dengeli bir destek vermek akıllıcadır.
Büyük Atatürk'ün koyduğu politikanın ne kadar doğru olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor.
Arapların iç işlerine karışmamak ve mesafeli bir ilgi ve destek esastır.
Fakat anlamamış görünüyor ve Filistin için bağırıyoruz.
Öncelikle bağırmadan konuşmak gerek.
Ölçüyü kaçırmamak gerek.
Yoksa sözümüz boşa çıkar.
İtibar kaybederiz.
Nitekim kaybettik.
Neticeyi iyi görelim:
İsrail büyüdü.
Filistin küçüldü.
Hatırlayın: 6 yıl önce Tayyip Bey Gazze'ye gidecekti.
İki ay sonra gidecekti.
Hala gidecek.
Durum budur ve vahimdir.
Döneceğimiz bir ideolojik tavır da budur.
Tek taraflı aşk yaşıyoruz.
Kaldı ki devlet hayatında aşk olmaz.
Akıl çalışır.
Büyük dış politika meselelerimiz var.
Filistin bizim dış meselelerimiz arasında yirminci sırada bile yer alamaz.
Amerika ile yakınlaşacak gibiyiz.
Onlara direnmemiz çok doğruydu.
Netice alacak hale gelmek de akıl işidir.
Zor dengeler içindeyiz.
Bu durumda Filistin'i öne çıkarmak akıl işi değildir.
Hiçbir zaman değildi, değildir.
Her konuya ederi kadar ve yapılabilirlik ölçüsünde yer ve değer vermek gerekir.
Biz bunu bilirdik.
Şimdi unutmuş görünüyoruz.
hayalci, dünya gerçekleriyle ilgisiz İhvan ideolojisi Türkiye'ye ağır faturalara mal oluyor.
Filistin Türkiye'nin kırmızı çizgisi gibi sunulmamalıdır.
A. Yağmur Tunalı