DÜŞÜNMEYE BAŞLAMA ZAMANI
Suriye'ye girdik.
Ordumuzun başarısına kenetlendik.
İktidarın süreci iyi götürmemesine rağmen bu sonucu gördük.
Birlik potansiyelimiz yönetenlerden bağımsız harekete geçti.
Bu nokta önemlidir.
Çatlak sesleri de not ediyoruz.
Beğenmesek ve kabul etmesek bile onların da uyarıcı, öğretici rolü var.
İçimizde kim nasıl düşünüyor bunu anlayacağız.
Daha önemlisi kritik durumlarda kim nasıl davranacak, bilme ve değerlendirme imkânı doğuyor.
Bu da önemlidir.
İçerde durum bu iken dışarısı da bize aynadır.
Dünyanın nasıl davrandığını da görmeye başladık.
Amerika ve Rusya Birleşmiş Milletler'de harekâtımızın kınanmasını veto ettiler.
Çok dikkat edeceğimiz bir husustur.
Suriye'de rakip görünen bu iki gücün ortak davranışının sebeplerini iyi anlamak lazımdır.
Arap Birliği'nin davranışı bizim için sürpriz değildi.
Yalnız, siyâsî ümmetçi, gözü bağlı, Türk'e sempatisi olmayan dinbazların ne düşündüğünü elbette duymak isteriz.
Çünkü bugün için Türkiye'nin en zorlu problemi bu kafanın hâkim olmasıdır.
Onların anlaması yolumuzu kısaltacaktır, onun için ısrarla söylüyorum.
Hele biri var ki durmadan kafamıza çakılıyor ve anlamıyoruz.
Türkiye'yi onlar yüzünden, hiç yoktan belalara soktuğumuz Filistin de bizi kınadı, iyi mi?
(Anadolu ajansı, Filistin Dış İşleri sorumlusunun Arap Birliği dışında özel olarak kınamadıklarını, sessiz kalacaklarını söylediğini duyurdu. Bu haber henüz başka kaynaklarca doğrulanmadı. Doğruysa sadece Arap Birliği içinde kınadılar.)
İhvan ideolojisine kapılmış körlüğün, bu konuda da ne diyeceğini sormak hakkımızdır.
Aynı körlükte devam edecekler mi, bizi içinden çıkılması zor yollara, ağır faturalara götürmeye devam edecekler mi... bilmek ihtiyacındayız.
Bir diğer nokta var ki göğsümüz kabardı.
İftihar ettik.
Ve bir o kadar da utandık.
Turan Kurultayları yapan Macaristan, Avrupa Birliği'nin bizi kınama metnine itiraz etti.
Onlar "Biz de Türküz" derken işte bunu kastediyorlardı.
Tarihte çok savaştığımız bu kardeşlerimiz bize böyle de ders verdiler.
Bilelim ki başımıza gelenler sonuçtur.
"Ne yaptık ve nasıl yaptık veya yapmadık da bunları yaşıyoruz?"
Aklı olan bunları sorar ve cevabını en doğru ve en net şekilde bulmak ister.
Bu süreçte yuh veya alkışı aşan böyle bir derin akılla davranış en büyük, en temel ihtiyacımızdır.
A. Yağmur Tunalı