DİL BAYRAMI MI DEDİNİZ?
Bu bayram hakkında ilk defa yazıyorum.
Çünkü durumun farkındayım.
Gösterişçilik etmenin, içi boş bir kavrama katılmanın ne manası var?
Önce bayram edecek hale gelelim diyeceğim.
Dili istediğimiz gibi tepelerken, çıkıp üstünde oynamaya bayram diyorsak bu doğrudur.
Buyurun bayram edin!
Cumhurbaşkanı'ndan tutun da onun açtığı yoldan giden hemen bütün siyasiler, ileri gelenler sokakta bile konuşulmayacak laflar ediyorlarsa doğrudur, bayram edebilirsiniz.
Gazeteci dilini unuttu, pazar esnafından beter bağırıp çağırıyorsa, sahibine selam çakmaktan öte bir dil arayışı yoksa, buyurun bayram edin!
Millî Eğitim, dil dahil hiçbir şey öğretemiyorsa bunun bayramı edilirse edin!
Üniversitelerinizde, Türkçe'yi örnek alınacak derecede güzel konuşanı geçtim; hakkıyla bilen on yirmi isim sayamıyorsanız buyurun bayram edin!
Sosyal medyadayız.
Hikâyelere bakınız, Türk çocukları yüz hikaye paylaşımından doksanında olur olmaz yerde, çay içiyorsa bile tea demeye çalışmış, Türkçeyi ti'ye almışsa ve İngilizce kullanmanın derdine düşmüşse buyurun bayram edin!
(Hikâye mi dedim? Dilime tövbe, onun adı story olacak.
Excuse- me!)
Bayram edecekseniz, halinize bakacaksınız.
Elin diliyle bayram edecekseniz buyurun!
Kendi dilinize sahip çıkıyorsanız bayram odur.
Bir defa Cumhurbaşkanınız o dille konuşamayacak.
Kendisini milliyetçilikle ifade eden iki partinin lideri en kötü Türkçe konuşan ve söyleyen olmayacak!
Halkın önünde, medyada, "ulan"lı "ya"lı konuşan, dahası karşısındakine nasıl hitab edileceğini bilmeyen, dili, kafası terbiye görmemiş devlet adamlarınız olmayacak.
Bu argonun da yeri var derseniz başka diyeceklerim var:
Evet yeri var ama Cumhurbaşkanı, bakan, bürokrat ve profesörünüzün ağzında gün yirmi dört saat tabii bir kullanış bu olamaz.
Bakınız, memlekette, görünürde, haline, konuşmasına imreneceğimiz, örnek alacağımız ne bir meslek grubu var, ne de kişiler...
Argo, dile ve hayata dahildir.
Yerinde güzeldir.
Bugün belki dil bahsinde en iyi olduğumuz yer argodur.
Evet, hoş değildir ama sırasında büyükler de kullanır, hadi hoş görelim diyeceğiniz haller olur.
Argonun yeri hayatımızın göbeği değildir.
Mizahçılar, öyle tanıdığımız halk içinden kimseler onu da estetik kullanırlar, biz de o ihtiyacı oradan tatmin ederiz.
Mesele bayramsa bayram etmeye hakkınız olacak!
Bayram edecekseniz, Televizyonlarınız, Rtükünüz Türkçe derdinde olacak.
Böyle bir dikkati olacak.
İki Gözüm Türkçe'de söylemiştim; İlber Hoca da geçen aynı şeyi söyledi: Türkçeyi düzgün telaffuz edemeyeni ekrana çıkarmayacaksınız.
Mahalli sanatçılar ve halk tabii ki istisnadır.
Biliyorum, bunları duyacak ve anlayacak, derdine düşecek pek az insan var.
Bunların sayısını artıracağız.
Türkiye derdi, Türklük derdi önce ve sonra dil derdidir.
Diliniz yoksa hiçbir şeyiniz kalmaz.
Diliniz kadar varsınız!
Türkçe büyük ve güzel bir dildir.
Türk Milleti, tarihin gördüğü en büyük, en medenî, en şerefli milletler arasında seçilmiştir.
Türkiye bunu unuttu.
Zihinler söyleyegeldiğim böyle bir işgalin ağırlığı altında eziliyor.
İki Gözüm Türkçe'de ettiğim ağır söz maalesef doğrudur:
"Bu ülkede dil konuşmak, sağıra seslenmek, dilsize konuş demekten farksızdır."
Böyleyse buyurun bayram edin!
FACEBOOK YORUMLAR