DEVLET AKLINA DÖNÜŞ
Rusya gücünün kat kat üstünde bir etkiye ulaştı.
Devlet aklını kullanma ve uzun tarihî tecrübeye dayanma bu sonucu verdi.
Amerika, bu derinlikten mahrum olduğu için daha az etkili.
Tek güç olduğu dönemlerde hoyrat bir şekilde istediklerini elde ediyordu.
Şimdi bu güç yayılmasında o kabalığı kullanamıyor.
Kullanmak istediğinde de bazen gülünç durumlara düşebiliyor.
Yalnız, Amerika yine Amerika'dır.
Dünyanın birinci gücüdür.
Rusya ekonomisini beş yılda ne hale getirdiğini gördük.
Daha da zayıflamasını bekleyecektir.
Bakınca Suriye'de de durumları kötü değildir.
Menfaatlerini ve istediklerinin bir kısmını Rusya üzerinden gerçekleştirmeyi düşündükleri anlaşılıyor.
Böyleyse önemli bir başlangıçtır.
Nihai hedefi İran olan Amerika, bunu yapar mı yapar.
Asıl hedef İsrail'in gözetilmesidir.
Bu da her türlü oluyor.
Bilerek bilmeyerek bizim de onlara çalıştığımız zamanlar geçirdik.
Bir konu daha var ki bu da bizim devlet tecrübemizin derinliğini ortaya çıkardı.
1998'de imzaladığımız 5 maddelik Adana Mutabakatı şu anda giriştiğimiz her hareketin temelini oluşturuyor.
Hatırlamak lazımdır:
Aponun Suriye'de kamplar kurduğu ve Türkiye'yi kana buladığı yıllardır.
Türkiye bir fırsat yakalayarak sınıra gönderdiği bir komutanının ağzından Suriye'ye gireceğini ilan etmişti.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan veya Genel Kurmay Başkanı değil, bir kuvvet komutanının ağzından kesin bir dille konuşmuştuk..
Büyük devlet refleksiydi.
Olağanüstü bir hamleydi
Hemen bütün dünya, Arap Birliği başta devreye girip Apo'nun Suriye'den çıkarılmasını sağlamıştı.
Beş maddelik Adana Mutabakatı ondan sonra imzalanmıştı.
Şimdi de önümüzü açan o çok sağlam beş maddelik metindir.
Ona dayanarak Suriye'ye girdik.
Şimdi o devlet aklına dönmüş görünüyoruz.
Son yılların olayları aklımızı başımıza getirdi.
Muhatabımız ülkelerle görüşmeler yöneticilerimizi eğitti.
Düşündükleri ideolojik devlet bakışıyla bir yere varılamayacağını onlara hadiseler dayattı.
İyi yoldayız.
Yalnız bir üzüntüyü de söyleyelim:
Bu mutabakatı da bize Rusya hatırlattı.
Dış İşleri'ni, bilgiyi, görgüyü, tarihî tecrübeyi kenara bırakan son yıllarımızın acı bir gerçeğiydi.
İnşallah bu yoldan dönüyoruz.
İki büyük güçle son görüşmeleri iyi götürdük.
Bu da devlet aklına ve yüksek diplomasiye döndüğümüzün işaretiydi.
Yöneticilerimiz Türk Devleti'nin başında bulunduklarının şuuruna yaklaşıyor.
Bunu başka örneklerde de görmek ister ve alkışlarız.
A. Yağmur Tunalı