DÂVÂSI KENDİSİ OLANLAR...
Pek çok şey gibi "dâvâ" da kirlendi.
Kirlenmek şöyle dursun içi boşaldı.
İçi boşalmak ne kelime tam tersini anlatmaya başladı.
Kim "dava"dan bahsediyorsa hemen irkiliyorum.
İhtimaller belli artık:
Muhakkak kendisi için bir şey isteyecek ve muhatablarını aptal yerine koyacak
Ve muhakkak aldatacak.
Nasıl ve ne şekilde olacaksa olacak ve aldatacak.
Hani durmadan dinden bahseden ve herşeye din sosu katanlar gibi.
Samimiyetsiz cami ve siyaset adamları gibi.
Son günlerde her ağzını açışta "dava" diyenleri duyunca içim kalkıyor.
Çünkü ortada peşinden gidilecek-güdülecek bir dava yok.
Ne var?
Şahıslar ve cemaatler var mesela..
Dava bir kılıf.
Dinin kılıf olması gibi.
Susturmanın ve aldatmanın kılıfı..
Mesela hanımlar, beyler.. duyun ve bilin!
Evet mesela, Melih Bey ve diğerleri dava için istifa ediyorlarmış.
Peh peh.. sıkıysa inanmayın!
Bunun için şu sıralar Yenişehirli Avni'nin beyti hep dilimde.
Demek ki sahteciliğin dozu o zamandan epeyce artmış ki koca şair şikayetini keskin söylemiş..
Akşam haberlerinde iktidar partisinin sözcüsünü dinlerken, benzerlerini de düşünerek "işte tam bunu diyor.." dedim:
"Kimseler fehmetmedi mânâsını dâvâmızın
Biz dahî hayrânıyız dâvây-ı bî-mânâmızın"
(Dâvâmızın mânâsını kimseler anlamadı; -şaşılacak iş bu ki- biz de hiçbir mânâsı olmayan dâvâmızın hayranıyız.)