"BÜYÜK LOKMA YUT, BÜYÜK SÖZ ETME!"
Bu "Ateşkes" bize yaramaz.
Daha ilk saatte görmüş olmalıyız.
Rusya'nın oyununda bize verilen pay zaten belliydi.
Adamlar bir ay önce sızdırmışlardı.
5 bölge bize verilecek, 2 bölge Ermenilerde, Karabağ da ya onların olacak, ya da bizde kalmış gibi olmayacaktı.
Bunu elbette kabul edemeyiz.
Ermenistan bu sızdırmalardan sonra saldırdı.
Rusya'nın teşvik ettiği kesindir.
Tahrik ettiği kesindir.
Biz de karşılık verdik.
İyi girdik.
Fırsattı.
Akıllıca ilerleyecek ve istediğimizi alacaktık.
Rusya el altından Ermenilere yardım etti.
Onlar yardım etmeseler, bu zaman içinde çok daha iyi sonuç alırdık.
Bana kalırsa, bu konuşulmayan konu da kesindir.
Herşeye rağmen sahada kötü bir durumda değiliz.
Azerbaycan'a güven geldi.
En önemlisi budur.
Test sonucunda edinilen bu tecrübe çok değerlidir.
Yalnız..
Yeterince akıllı davrandık mı?
Emin değilim.
Biz bağırdıkça Rusya sustu.
13 günde kaybettiğimiz toprakların %18'ini alabildik.
Orada durdurdular.
Belliydi.
"Bizi kimse durduramaz, alacağız, koridor da açacağız.." naraları keşke gerçek olsaydı.
Bu tam da şu olaya benzedi:
Hatırlayın, Barış Pınarı'nda kısa bir ateşkes konuşuldu.
Bir kaç saat sürecekti.
Aylardır ses yok.
Suriye'nin kuzeyinde Pkk rahatladı.
Amerika işine bakıyor.
İdlib'te ne olacağı hala belli değil.
Yani, demem o ki girecekseniz, sonucu almadan çıkmayacaksınız.
Bunu yapabilecek güçteyseniz işe girişeceksiniz.
Barış Pınarı ve Suriye ayrı da, Azerbaycan meselesinde hem hakkımız, hem gücümüz yerindeydi.
Fırsatı heba ettik.
Dikkat edin, her yerde açılmış ve kapanmamış yaralar var.
Bu bize hiç yaramaz.
Açılan yaralar ya bizim ya bizimle ilgili.
Bunu göreceksiniz.
Emperyal oyunlar böyle oynanır.
Arada bir itiraz ederek olmaz.
İçeriye mesaj vermek, seçim malzemesi yapmak hiç olmaz.
Hep bunu yaptık.
İçeriye verilen mesaja bakarsanız Türkiye'nin gücü herşeye yeter.
Keşke öyle olsa.
Zaten gücü olan da bunu böyle bağırmaz.
Gereken neyse onu yapar.
Bağıran çağıranlara bakmayınız!
Şimdi onlar ne diyecekler, ona da bakmayınız!
Koca Türk Devleti'ni sokak nümayişinde edilecek sözlere mahkum edenler ancak güç kaybettirirler.
Böyleleri dünyada epeyce çoğaldı.
Trump öyle, Macron öyle, bizimkiler öyle.
Yalnız, onların aşırılıkları törpüleyici bürokrasileri var, frenleyici kamuoyu var, hukuk var, kurallar var.
Biz bu avantajları kaybettik.
Bizim akla ihtiyacımız var.
Bizim savunma sanayiimiz bize yeter diyenlere inanmayın, kanmayın!.
Daha gidilecek çok uzun yol var.
Başka ülkelere göbeğimizden bağlıyız.
Uçaklarımızı ancak belirli bir süre uçurabiliriz.
Altay tankını İtalya motor vermediği için yapamıyoruz.
Helikopter de öyle.
1983'ten beri savunma sanayiimizde atılımlar var.
Yeni dönemde o projelerden bazıları ileri götürüldü.
Tai'nin yaptığı Anka, bu dönemden önce başladığımız işlerdendir.
Yaptığımız en iyi insansız hava aracıdır.
Adını duymadığınıza bakmayınız.
Taze damadın yaptıkları da iyi işlerdir ve onlar da bu dönemden önce başlamıştır; bunları bileceğiz ve hakkı teslim edeceğiz.
Moral verici sözler edelim de gerçekler üzerinden giderek konuşalım.
İşte Rusya tek başına sessiz sedasız bir oyun oynadı.
Başlattı ve bitirdi.
Bağırma çağırmalar arasında ettiğimiz akla davet eden sözler duyulmadı.
Olacakları söyleyen çok oldu.
Şurası kesindir: Biz daha iyisini yapabilirdik, yapmadık veya yapamadık.
Barış Pınarı'nda, bütün Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de olduğu gibi.
İki Atasözü bu durumda hatırlanmalıdır:
"Ayağını yorganına göre uzat!"
Ve
"Büyük lokma yut, büyük söz etme!"
FACEBOOK YORUMLAR