Geoffrey Lewis’e göreTürkçe, bir asır önce Fransızca’yla beraber, dünyanın iki büyük dilinden biri haline gelmişti.
Bu demekti ki Arapça gibi, Kur’an’ın indirildiği dil olmak yanında büyük bir edebiyata sahip muazzam bir dili geride bırakmıştı.
Bu demekti ki Dostoyevski’nin, Tolstoy’un, Puşkin’in dili Rusça’yı da geride bırakmıştı.
Bu demekti ki Goethe’yi, Schiller’i, Rilke’yi yetiştirmiş Almanca da Türkçe’nin arkasından geliyordu. 18. ve 19. yüzyıllarda dünya düşünce tarihinin zirveleri, müziğin ulaşılmaz isimleri de Almanlardan çıkmıştı ve büyük gelenek devam ediyordu.
Dünyayı sarsan bu dehâlara rağmen, çok yönlü gelişmişlik ve her şeyi ifade etmek bakımından dilleri Türkçe’nin gerisinde sıra bulabiliyordu.
Müzik dili İtalyanca ve dünyanın birinci şiir dili Farsça ise büsbütün gerideydi.
Bu demekti ki Türkçe, Fransızca gibi yüzyıllarca büyük bir disiplinle işlenen dille beraber dünyanın en zengin dillerinden biriydi.
İki Gözüm Türkçe: 35.-36. sayfalar
Dost Kitabevi, Ankara
FACEBOOK YORUMLAR