A. Yağmur TUNALI

A. Yağmur TUNALI

[email protected]

BİRİNCİ SINIF DİPLOMATLARA İHTİYACIMIZ VAR

13 Ocak 2020 - 19:32 - Güncelleme: 13 Ocak 2020 - 20:11

BİRİNCİ SINIF DİPLOMATLARA İHTİYACIMIZ VAR

Savaşlar, iki taraftan biri yenilince biter.
Bazen de yenişilemez.
Bir noktada savaşanlar yorulur.
Bu yorgunluk aklı davet eder veya dışardan bir aklın işaretiyle ateşkese gidilir.

İç savaşlar da bu bakımlardan ülkeler arası savaşlara benzer.
Benzemeyen tarafları daha çoktur.
Savaşın da bir hukuku vardır.
İç savaşlarda kimsenin bu düzene uymaya niyeti olmaz.
Herşey daha acımasız gelişir.
Her bakımdan yıkımı ağırdır.
Bunlar içinde de kardeş kavgası en yaman olanıdır.

Bölgemizde cereyan eden iç savaşlar kardeş kavgalarıdır.
Bunun için zordan zordur.
Durdurmak da barıştırmak da kolay iş değildir.
Yaraları sarmak bunlardan da zordur.
Bu haliyle Irak, Suriye ve Libya kendi kendini yok eden mekanizmalar kurulmuş bahtsız ülkelerdir.

Libya'daki ateşkesi bunları düşünerek sevinçle karşılamak lazımdır.
Kılıçtaroğlu doğru söylüyordu.
"Ne ateşkesi?" diyenlerin ve yangına körükle gidenlerin yanıldığını görmeye başladık.
İyi ki böyle oluyor.
Önce ateşi kesmek için uğraşmak ve kanı durdurmak gerekiyordu.
Çünkü içerde vuruşanlarda akıl devre dışı kalır.
Kimden meded umuyorlarsa onun aklının devreye girmesi lazımdır.
Akıl verme hakkı da doğar.
Bizim de Rusya'nın da Amerika ve batı ülkelerinin de böyle bir hamle imkanı vardı.

Rusya ateşkesle yine büyük bir hamle yaptı.
Yine öne çıktı.
Yine büyük devlet gibi davrandı.
Gücünün kat kat üstünde işler gördü, görüyor.
Rusya bu işi tek başına yapacak güçte değildi.
Bizi yanına çekti.
Bizim için de çok olumlu bir başlangıca beraber imza atmaya doğru gidiyoruz.

Şunu da söyleyelim:
Ateşkes, geçicidir.
İç savaşlar böyle kolay kolay bitmez.
Kimin hakimiyet kuracağı çözülmüş bir mesele değildir.
Kolayına da çözülemez.
Şayet savaşanlar yeterince yorulduysa, barıştırmak ve anlaştırmak bir ölçüde kolaylaşır.
Değilse kabileler arasında bir kıvılcım ateşi yeniden parlatır.

Bizim hükûmetten "Ne ateşkesi? Ne arabulucuğu?" diyenler geldiğimiz noktada yine yanıldı.
Üç gün sonra "arabulucu" olduk.

Onun için denenlere bakmayınız!
Olanlara ve yapılanlara bakmak lazım.
Hükumet ne dese doğru diyor değildir.
Muhalefet neye itiraz ediyorsa doğru söylüyor değildir.
Önünü arkasını düşünerek ve bilerek onları değerlendirmek icab eder.
Parti veya kulüp tutma zamanı değildir.
Particilik edenler etsin!
Bizim işimiz anlama ve anlatmadır.
Bu tür bağlılıklardan kurtularak düşünülecek zamanlardayız.

Gün günden değişen hamleler zamanıdır.
Mesela, Hükumetimiz, "Gücümüz varsa arabulucu olalım." diyenleri azarlıyordu.
Üç gün sonra o azar ve ayar verme tonunu tersine çeviren gelişmeler yaşandı.
Bilerek bilmeyerek bu noktaya geldik.

O halde düşünmeliyiz.
Dış İşlerinin birikimi, aklı, Türkiye'nin büyük gücüydü
Mon şer diyerek küçümsediğimiz yetişmiş, gelenekli ekibe şimdi çok ihtiyacımız var.
Bir kere daha söylüyorum:
Her yönden saldırı altındayız.
Sebebi büyük ölçüde son on yılda yapılan yıkımlardır.
Devlet aklını devre dışı bırakışımızdır.
Devleti bir aile şirketi görüntüsüne mahkum edişimizdir.
Hala dönmeye çalıştığımız bu çıkmazdayız.

Âcil yapılacak iş bellidir:
İçerde-dışarda zorlu işler var.
Bir değil, on değil, belki yüz problem birikti.
Akla ihtiyacımız var.
Güçlendireceğimiz yerlerin başında ordu ve dış işlerimiz var.

 

A. Yağmur Tunalı

Reklam