ÇOCUK- CAMİ BULUŞMASI VE ÖDEMİŞ MÜFTÜSÜ
Öğretim yılı içinde okullarda ilgi gören seminerlerim dolayısıyla gittiğim il ve ilçelerde vaktim müsait olduğu takdirde mutlaka ilin veya ilçenin Milli Eğitim müdürleri ile il veya ilçe müftülerini ziyaret ederim. Çünkü bu iki kurum milletimizin en önemli iki kurumudur. Bu iki kurumun amacı ve hedefi eğitimdir. Hele son yıllarda din eğitiminde yaş sınırlamasının kalkması sonucu yazın camiler çocuk sesleriyle çınlamaktadır. Oysa çok değil Beş altı sene önce yaş sınırlaması dolayısıyla camiler suyu çekilmiş göl gibiydiler.
4 Haziran günü Ödemiş Ceza Evinin davetlisi olarak açık ve kapalı ceza evinde “ DEĞERLERİMİZ” konulu konferansımı verdikten sonra ceza evi vaizi Gazi Pehlivan kardeşimle Ödemiş müftüsünü ziyaret ettim. Sireti suretine yansıyan, uyumlu renklerden oluşan şık kıyafeti yanında sıcak, cana yakın, güler yüzle ve sempatik tavır ve davranışlarla bizi karşıladı. Şahsımı, Gazi bey kardeşim tanıttıktan sonra hoş sohbet anında dostlarımın bastırdığı bugüne kadar 24 baskı ile otuz yedi bine ulaşan “ 40 Gün 40 Programlı Yaz Tatili Dini Bilgiler” kitabımı kendisine takdim ettim. Kitabın içeriğine dikkatlice göz gezdirdikten sonra sevdiği oyuncağa kavuşan bir çocuk gibi “ Sayın hocam bu kitap hem çocukların, hem de büyüklerin okuyabileceği bir kitap. Nereden temin edebiliriz?” diye sordu. Ben de kitabın satılmadığını üstelik üzerinde de “ PARA İLE SATILMAZ” yazısı bulunduğunu söyleyerek bu sene de Manisa ŞEHZADELER BELEDİYESİ Kültür Müdürlüğünün bastıracağını söyledim. Basıldığında kendisine bir miktar gönderebileceğime dair söz verdim. Müftü bey benim bu cevabıma çok memnun oldu.
Bunu neden anlatıyorum. Türkiye’yi geziyorum. Emekli bir öğretmen olarak bu makamları ziyaret ederken bu makamlarda oturan müdürlerin de. Müftülerin de fotoğrafını çekiyorum. Çok değerli müdürler, müftüler gördüğüm gibi makama oturunca her şeyi bildiği süsü veren, hiçbir şey bilmeyen müdürler ve müftüler gördüm. Bu kitaptan ve diğer kitaplarımdan takdim ettiğim bazı müdürler ve müftülerin sanki eline uyuşturucu veriyormuşum gibi hiç içini açmadan elinin bir ucuyla alıp masanın bir ucuna nasıl attığını gördüm. Bu tiplerin altından masa alınınca toplum içine girmekte ne kadar ürkek olduklarını da çok gördüm. Bulundukları şehri terk etmemişlerse, gündüz değil sokakta gece dolaştıklarını gördüm. Bu konuyu ayrı bir yazı konusu yapmak üzere kapatıyorum.
Biz Ödemiş Müftüsü Sayın Mustafa BİLGİÇ beye dönelim. Yaz kurslarını ben çok önemsiyorum. Yılların öğretmeni olarak hangi çocuğun yazın camiye gittiğini, sene içinde sınıflarda hemen anlarım. Onların Besmele çekişleri, şahadet ve tevhit kelimelerini söylemeleri ve sure okuyuşları hemen ağızlarından belli olur. O bakımdan din eğitiminde çocukluk yaşı çok önemlidir. Bugün Almanya’da “KİNDER SCHULE” diye isimlendirilen “ ANAOKULLARI” tamamen kilise denetimindedir. Almanya’da bulunduğum yıllarda Kinder Schule’lerin müfredatını inceledim. Bu okullarda üç ders var. 1- Genel Prensipler 2- Spor 3- Oyun. Genel prensipler dersinde şunu gördüm. Öğrencilere verilmesi gerekenlerin azamisi din bilgisi dersi, büyüklerin diliyle değil çocuğun kendi diliyle veriliyor. Mesela beş altı yaşındaki bir çocuk ister pedekog isterse profesör olan anne babasına “ Allah beni nasıl görür, nasıl duyar?” diye sorsa hiçbir anne baba, öğretmen çocuğun bu sorusuna cevap veremez. Ama bu çocuğa
Ey karınca karınca/ Kara renkli karınca / seni gören olur mu / Ortalık kararınca?
Karanlık bir gecede/Simsiyah bir bacada/ Kara tüylü keçede/ Olsam bile Ey çocuk!/ Beni Allah’ım görür. Veya
Duyulmaz kelebeğin kanadından çıkan ses
Havayı görmesek de alırız nefes nefes
Hiçbir göze görünmez, hiçbir meyvenin tadı,
Güllerin kokusunu bugüne kadar gözle gören olmadı
Gibi çocuğa öğreteceğimiz şiirlerle bu soruların cevabını çocuk kendisi verirse, temeli sağlam kalıcı bir din eğitimi almış olur.
Pedekogların tespitine göre de zaten çocuğun genel karakteri yedi yaşına kadar teşekkül edermiş. Yine pedekoglara göre. “ DİNDARLIĞIN DA DİNSİZLİĞİN DE TEMELİ YEDİ İLE ON YAŞINA KADAR ATILIRMIŞ” Atalarımız da zaten boşa söylememiş “ İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur” Bu atasözümüz eğitimciler tarafından dikkate alınması gereken bir söz. Nitekim Ödemiş Müftüsü Sayın Mustafa BİLGİÇ kardeşim bu atasözünün ifade ettiği anlamı kavramış bir din adamı. Yazın camilere gelecek çocuklara en iyi bir şekilde Din bilgisi verme konusunda kendini ve personelini hazırlama gayretinde gördüm. Diyanet İşleri başkanlığının “ HAYDİ GENÇLER KUR’AN AYINDA KUR’ANLA BULUŞALIM” “ GEL BU YAZ KUR’AN’I GÖNLÜNE YAZ “ kampanyasının başarılı geçmesi için adeta çırpınmaktadır. Diyanetin kampanyasını kendi hazırladığı “ Aile- Çocuk Cami Buluşması”, Yaz Kur’an Kursu Öğrencileri İyilik Kervanı, Din Hizmetlerinde Kalite ve Verimlilik” gibi projelerle Diyanetin kampanyasını zenginleştirmiştir. Bu değerli projelerinin yanında her biri birer akademik değerdeki makaleleri ile yarım asırdır eğitimin içinde olan bir ağabeyi ve meslektaşı olarak imrendim. Bunun yanında Müftülüğe bağlı Diyanet Öğrenci Yurdundaki öğrencilerle diyalogu da çok güzeldi. Onlara bir ağabey, arkadaş ve dostça yaklaşımı, öğrencilerin de müftü beyi görünce gözlerinin ışımaları ve sevinçleri görmeye değerdi. Kısa süre içindeki müftülük ziyaretimden emektar bir öğretmen olarak genç Müftü Sayın BİLGİÇ adına gurur duyarak ayrıldım. Sayın Müftü Mustafa BİLGİÇ kardeşimi bu başarılı çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığına özellikle kısa bir süre Manisa Müftülüğünü deruhte eden değerli kardeşim İnsan Kaynakları Genel müdürü Sayın Osman TIRAŞÇI beyefendinin bu tür değerleri tespit ederek Yaz Kurslarında Moderatör öğretmen olarak görevlendirmesini teklif ediyorum.