CAMİLERDE YAZ KURSLARININ ÖNEMİ ve SAYIN CEMİL TOMBAK HOCAEFENDİ
Bir zamanlar uyuşturucu satıcısı, hırsızların başı, kadın taciri ve her türlü kirli işler yapan, Amerikan senatörlerinin kanunsuz işlerini yapan zenci Malkolm X’in, hapishanede iken İslam’la tanıştıktan sonra bütün kötülüklerden uzaklaştığını ve Amerika’nın en modern, en medeni insanı haline geldiğini Amerikalılar değil, bütün dünya biliyor.
Fransa emniyetinin yaptığı bir araştırmada son on yıl içinde polisiye olaylarına karışan milletler arasında Fransa’da yaşayıp da camilerle irtibatlı olan ve camiye devam eden Müslüman gençlerin, diğer milletlerin ve hatta Fransızların gerisinde ve en sonunda olduğu Fransız emniyetinin resmi belgelerine girmiştir.
Hollanda’da bir camide din görevlisi olarak çalışan bir arkadaşla karşılaşmıştım Almanya’da. Almanya’da çalışan din görevlilerin maaşlarını DİTİB camilerinde Diyanet İşleri Başkanlığı öder, malum ülkemizdeki cemaatler aynısıyla Almanya’da da bulunmaktadır. Cemaat camilerinde görev yapan din görevlilerin maaşlarını da cami cemaati öder. Hollanda’da görev yapan din görevlisi arkadaş, maaşının bulunduğu şehrin belediyesi tarafından ödendiğini söylediğinde biraz şaşırdım. Ve “niçin” dediğimde “ Belediye camiye giden gençlerin teröre bulaşmadığı, uyuşturucu kullanmadığını, gasp, yaralama yapmadığını tespit etmiş. Hollanda’da beni ve benim gibi birçok arkadaşımızı, belediyenin sosyal hizmetliler kadrosuna alıyor, maaşımızı veriyor ve camideki eğitimimize karışmıyor. Biz de okula giden Türk çocuklarından öğrencilere hafta içi öğleden sonra ve hafta sonlarında İslam esaslarını öğretiyoruz.” diye cevap vermişti.
Türkiye’de, Hollanda’da belediyelerin yaptığı araştırma gibi bir araştırma yapıldı mı bilmiyorum? Sanırım ülkemizde de böyle bir araştırma yapılsa Hollanda’da belediyelerin araştırması doğrultusunda bir sonuç ortaya çıkar. Küçük yaşta gerek ailelerde, gerek İmam- Hatiplerde ve gerekse camilerde din eğitimi alan çocuklar arasından teröre bulaşan, uyuşturucu kullanan, gasp yapan gençlerin olmadığı veya varsa bile istatistiklere girmeyecek kadar çok az olduğu görülecektir.
Emekli olduktan sonra ben de, kışın okullarda, üniversitelerde eğitim seminerleri, cezaevlerindeki konferanslarımın yanında, yazın da camilerde “Çocuğun Diliyle Çocuklara Din Eğimi” sunumları yapmaktayım. Dolayısıyla camilerdeki din eğitimini de yakinen gözlemle imkânım oluyor. Gerçekten din görevlisi arkadaşlarımız gerek Kur’an öğrenimi gerekse namaz surelerinin ezberlenmesi konusunda gayretlerini yakinen biliyorum. Bu arada Sultan Camii İmamı Sayın Cemil Tombak Beyefendi kardeşimin hizmetleri, gayretleri ve çalışma sistemi dikkatimi çekti. Eğitimde tecrübenin çok önemli bir yeri vardır. Diğer din görevlisi arkadaşlara da örnek olması açısından bu gayretli meslektaşımızın çalışmalarını yazıya dökmek istedim. Umarım Cemil Tombak Hocanın tecrübelerinden diğer meslektaşları da yararlanır.
Cemil Hoca mesleğinin inceliklerini kavramış bir din görevlisi. Zaman zaman yolum Sultan camiine düştüğünde diğer din görevlilerinden farklı uygulamalarını görüyorum. Namaz sonunda hasta ziyaretinin dinimizdeki önemini belirterek mahallede hasta olan veya hastanede yatan mahalle sakini bir cemaatini kendisinin ziyaret ettiğini, dinimizde hasta ziyaretinin çok önemli olduğunu beyan ederek cemaatinin de ziyaret etmesini tavsiye ediyor. Böylelikle hem cemaatle, hem de cemaatin birbiriyle olan beşeri ilişkilerini sağlamış oluyor. Gördüğüm kadarıyla cemaatini seviyor, cemaati de kendisini çok seviyor.
Cemil Tombak Hocanın yazın camiye gelen öğrencileriyle olan yakınlığı ve onlarla olan ilişkisi de takdire şayan. Yazın camisinde kursa gelen öğrencilerin arkasını bırakmıyor. Yaz kurslarında başarılı ve istekli öğrencilerle kurs çalışmasını yıl boyunca da devam ettiriyor. Yazın Kursa gelen öğrencileri yaş grubuna ve bilgisine göre gruplara ayırıyor. Bu öğrencilerden hafızlık çalışması yaptırıp hafız yaptıkları bile var. Öğrendiğime göre geçtiğimiz yıl camisine gelen sekiz öğrencinin de hafız olmasını sağlamış.
Cemil hoca yalnızca Kur’an eğitimi değil, dini bilgiler de veriyor Öğrencilerle diyalogu çok iyi. Başarılı öğrencileri maddi-manevi ödülsüz bırakmıyor. Öğrencileri üzerinde sevgi ve saygıya dayalı bir otoritesi var. Sadece öğrencilerle değil aynı zamanda bu öğrencilerin velileriyle diyalogu da fevkalade. Yıl içinde haftada veya en geç on beş günde bir Sultan camiinde Sabah namazında öğrencilerle ve velileriyle buluşuyor, sabah kahvaltısını hep beraber yaparak çocukların okul dersleri ve davranışları konularında genel değerlendirilmesi yapılarak daha sıcak bir ortamın oluşmasını sağlıyor. Çocuklar okuldan arta kalan zamanlarını camide Cemil hoca ile değerlendiriyor. Çocuklar camiyi ikinci evi olarak görmekte olup, Cemil hoca ile sosyal etkinliklere katılmaktadırlar. İlahi dinletileri, cami avlusunda top oynamak, Cemil hoca ile halı saha maçları veya playstation oynamaları çocukları camiye bağlamakta ve çocuklar Sultan Camisini ikinci evi olarak görmektedirler. Cemil hoca sadece çocukları değil, aynı zamanda çocukların velileriyle yakın ilgi ve alakasını sürdürmekte, velilerin her türlü davetlerini karşılıksız bırakmamakta onların üzüntü ve sevinçlerini yakinen paylaşarak hem veliler, hem de çocuklarla arasında güvene dayalı bir dostluğu pekiştirmektedir.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi eğitimde tecrübe çok önemlidir. Çocuğun ilgisini çekmeden, çocuğa bir şey veremezsiniz. Cemil bey kardeşim bu işin püf noktasını yakalamış. Umarım Cemil Bey kardeşimin bu tecrübelerinden başka meslektaşları da yararlanarak yaz tatilinde camilerine gelen öğrencilere daha faydalı olurlar.
Ben şahsen yazın cami kurslarını çok önemsiyorum. Çocukların bu yaşları din eğitimi açısından çok önemli. Pedagogların tespitine göre çocuğun genel karakteri yedi yaşına kadar teşekkül edermiş. Yine pedagoglara göre. “ Dindarlığın da dinsizliğin de temeli yedi ile on yaşına kadar atılırmış”Atalarımız da zaten“ İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur” diyerek konuyu pekiştirmişlerdir.
Tebrikler Cemil Bey kardeşim. Başarılı çalışmaların daim olsun. Allah gayretli çalışmalarını bereketlendirsin.
Yaş sınırlamasının kalkmasıyla ilimizde faliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından Ensar Vakfı ve Mana -Der gibi kuruluşlar da yaz kurslarında önemli ve yararlı hizmetlerde bulunmaktadırlar. Özellikle Ensar Vakfı başkanı Sayın Arif ÇELER bey kardeşimin organizesi ile emekli din bilgisi öğretmenlerin görev aldığı Ensar vakfındaki kursları da önemli buluyorum ve takdirle karşılıyorum.
Yaz kurslarının önemini belirtmek açısından bir cami hocasından dinlediğim anıyla yazımı bitirmek istiyorum. Yaz kurslarında görevli olduğu camiye mahallenin bütün çocukları gelmesine rağmen mahallede varlıklı bir ailenin çocuğu gelmez. Hoca, babasına çocuğunun da gelmesini istediğinde varlıklı mahalle sakini “ Hocam bırak benim oğlanı o doktor olacak” der ve çocuğunu camiye göndermez. Evet çocuk okur doktor olur. Yıllar sonra mahallenin varlıklı insanı kanser olur ama ünlü doktor olan oğlu babasının canına can katamaz ve babası vefat eder. Doktor oğluna haber ulaşır. Doktor babasının cenazesine katılmak üzere camiye gelir. Herkes abdest alırken oda almak ister ama beceremez. Etrafının alaylı bakışları dikkatini çekince, doktor sıvadığı kollarını indirerek “ Babam bana dinimi öğretmedi ki namazını kılayım” der ve babasının cenazesini kılmadan cami avlusunu terk eder.
Maalesef günümüzde cami cemaati annesinin, babasının namazını kılarken, cenazenin en yakını olan evlatlarının cami avlusu dışında veya cami avlusu kıyısında, köşesinde bir yabancı gibi cenaze namazının kılınışını seyretmeleri üzüntü verici bir durumdur. Anne babaların bu duruma düşmemeleri ve arkasında amel defterini açık tutacak hayırlı bir evlat bırakmaları açısından küçük yaşta iken din eğitimini ihmal etmemelerini bir eğitimci olarak önemle tavsiye ediyorum.
Yazımı sözlerin en güzelini ve en doğrusunu söyleyen yüce Peygamberimizin bir sözüyle bitirmek istiyorum. “ Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden ve edepten daha üstü daha üstün bir hediye bırakmış olamaz”