AŞKIN ARKADAŞI KİM VE GÖZÜNÜ KİM KÖR ETTİ?
Sitemizin genç kalemlerinden Furkan Arabacı arkadaşımızın “ SADECE AŞK” başlıklı yazısını ben de okudum. Kısa yazısında konuyu gayet güzel ifade etmiş. Gençlerin çok hoşuna gitmiş ki baya yorum da almış. Çok dikkat ettim. seminer ve konferanslarımda bu sihirli kelime ağzımdan çıktığında gençlerin gözlerinin nasıl ışıldadığının bizzat şahidiyim. Haydi gençler ben de sizin için yazdım. Hoşunuza gidecek mi bakalım?
Bir gün delilik yakın arkadaşlarını yemek için evine çağırmış. Bütün arkadaşları gelmiş. Yemekler yenip Kahveler içildikten sonra delilik oyun oynayalım teklifinde bulunmuş Arkadaşlardan kimisi körebe, kimisi birdirbir, kimisi de saklambaç oynamayı teklif etmiş. Saklambaçta karar kılmışlar. Saklambaç için ebeye gelince ev sahibi olarak deliliğe teklif etmişler, o da kabul etmiş. Korku ve tembelliğin dışında yemeğe katılan bütün arkadaşları saklambaç oynamayı kabul etmişler. Delilik gözlerini yummuş, “1,2,3,” diye yüksek sesle saymaya başlamış. Acelecilik ilk bulduğu bulduğu merdiven kenarına e kendini atıvermiş. Utangaçlık, her zaman ki haliyle bir ağacın gölgesine ilişmiş. Neşe bahçenin orta yerinde çiçeklerin içine saklanmış. Hüzün saklanacak yer bulamadığından ağlamaya koyulmuş. Kıskançlık, Başarı’nın peşinden gidip, yanı başındaki bir kayanın kovuğuna saklanmış. Merak ise tabiatı gereği bahçe duvarı üzerinden kim nereye saklanıyor diye bahçe duvarının üzerinde güya saklanmaya çalışmış. Delilik saymayı sürdürmüş. Delilik “99-100” bağırmış ve gözlerini açmış. İlk sobelenen bahçe duvarındaki Merak olmuş. İkincisi Merak’ın yanıbaşına saklanan kararsızlığı sobelemiş. Çünkü üzerine tünediği duvarın hangi tarafına saklanacağını düşünmekle meşgulmüş. Hemen ardından bahçenin ortasında Neşe’yi, Hüznü, Utangaçlık’ı sobelemiş. Herkes bir araya geldiğinde Merak sonmuş: Aşk nerede? Hiç Aşk’ı gören odlu mu? Delilik, Aşk’ı aramaya koyulmuş. Dağlara çıkmış, ovaları taramış, nehir kıyılarına bakmış ama Aşk’ı hiçbir yerde bulamamış. Çaresiz arayışını sürdüren Delilik’in yolu bir gül bahçesine çıkar. Eline geçirdiği bir çalı parçasıyla bir gül omçasını yokladığında ansızın tiz bir çığlıkla irkilmiş. Acıyla bağıran Aşk, tiken batan gözünü tutuyormuş. Delilik şaşkınlıkla ne yapacağını bilememiş. Vicdan azabıyla Aşk’a kendini affetmesi için özür dilemiş, yalvarmış, yakarmış. Bu üzüntüyle bir daha ömür boyu kendisinden ayrılmayacağını vaat etmiş. Acısı dinen Aşk, sonunda Delilik’in özrünü kabul etmiş, ömür boyu Delilik’in arkadaşlığını kabul etmiş. O günden beri Aşk’ın gözü kör, arkadaşı da hep delilik olmuş..
Sevgili gençler erken açan çiçekleri soğuk vurur. Merhum Sadettin Kaynak’ın çok güzel bir şarkısı vardır.
Ben bir küçücük ak tomurcuk idim/ Aklım ermedi kış günü açtım
Aman ellere, kara yellere bora yellere/ Aman ellere, kara yellere bora yellere, yellere…
Yuvasız kaldım yollara düştüm, /Sılasız kaldım çöllere düştüm
Aman ellere, kara yellere bora yellere/ Yaman ellere, kara yellere bora yerlere, yellere…
Nice öğrencimin zamansız yakalandığı aşkın alaborasında tahsilinin yarım kaldığını, evinden uzaklaştığını her şeyini en güzel çağda kaybettiğinin hikâyelerini bu kitabın ilerleyen sahifelerde göreceksiniz. Aşık olmayacak mısınız? Elbette olacaksınız. Ama: 1- zamanında aşık olun 2- Aşkınızın onayını büyüklerinizden alınız. Acele ve merakla bir dirhem balı zamansız tadarsanız ileride batmanlar baldan mahrum kalırsınız. Aşkın kör, arkadaşının da delilik olduğunu unutmayın. Mutlaka ama mutlaka aşkınızın onayını büyüklerinizden almayı ihmal etmeyiniz. Çünkü sizin göremediklerinizi büyükleriniz görür. Örnek mi istiyorsunuz. Alın işte basından iki örnek. Kararan hayatlar, evladı yüzünden yere bakan anne babalar.
BEBEKLERİNİ BARBÜKEDE YAKAN İKİ ÜNİVERSİTELİYE MÜEBBET HAPİS
28 NİSAN 2010
İstanbul’da 10 günlük bebeklerini boğdukları, cesedini götürdükleri Kırlareli’nde barbeküde yaktıkları iddiasıyla yargılanan anne ve baba hakkında 2,5 yıl sonra karar çıktı. Emniyette itiraf ettiği suçunu yargılama sürecinde inkar eden baba Mesut Başaran, “bebeğini kasten öldürme” suçundanmüebbet hapis cezasına çarptırıldı. Anne Aslı Kuran’a ise “suça yardım ettiği” gerekçesiyle 16 yıl 8 ay hapis cezasıverildi.
24 yaşındaki Mesut Başaran ile 25 yaşındaki Aslı Kuran,Kırklareli’ndeki Trakya Üniversitesi’nde okurken tanışıp birbirlerine aşık oldu. Sevgilisiyle ilişkiye giren Aslı Kuran, hamile kaldığını fark ettiğinde bebeği aldırmak için çok geçti. 20 Ağustos 2004′te “Yiğit Arda” ismini koydukları bir oğulları oldu. Bebekten aileler de haberdar olunca genç çiftin evliliklerine onay çıktı.
Liseli kız bebek doğurdu çöpe attı!
19 Ocak 2011
Beykoz’da bir lise öğrencisi, aynı sınıftan arkadaşından doğurduğu bebeğini çöpe attı. Daha sonra kanaması olduğunu söyleyerek bir tıp merkezine giden öğrenci, doktorun şüphelenerek çağırdığı polise, gerçeği anlattı. Hamileliğini gizlemeyi başaran öğrenci H.K’nın çöpe attığı bebeğinin cesedi, Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Hamileliğini emekli bir baba ve gündelikçi çalışan annesinden gizleyen H.K, ile babası pazarcılık yapan C.Ş, gözaltına alınarak, Sarıyer Çocuk Büro Amirliği’ne götürüldü.